Adlî Altın Nedir? Ne Demek?

Açıklamalı terimler sözlüğümüzde Adlî Altın terimi ile ilgili kısa açıklayıcı bilgiler aşağıda gösterilmektedir. Adlî Altın nedir?, Adlî Altın ne demek? gibi sorularınıza cevap olabilecek kısaca bilgiler verilmektedir.

Adlî Altın hakkında kısaca bilgi

Osmanlı Türkçesi Terimi Olarak Adlî Altın

Sultan II. Mahmut zamanında basılan altın paralardan birinin ismiydi. II. Mahmut'un mahlâsı (lakabı) "adlî" olduğu için, bu paraya da o isim verilmişti. Tam, nısıf (yarım) ve rubu (1/4, çeyrek) olmak üzere üç çeşitti. Tamamı on iki, yarısı altı kuruşa, çeyreği de yüz paraya denk geliyordu. Paraların bir tarafında tuğra, öbür tarafında da "Duribe fî Dar-ül- Hilâfet -il- Aliyye" yazısı vardı. Yazılarının azlığı dolayısıyla bir süre sonra adalarda kalıplarının yapıldığı görüldüğünden, tuğranın etrafına "Sultan-ı Selâtin-i zaman Mahmut Han", öbür tarafına da, ortasında "Duribe fi Kostantiniyye-t-ül- Mahruse" olmak üzere etrafına "Dâm-ı mülkühu ve saltanaühu" ibareleri yazılmak koşuluyla yenileri basılmıştır. Bu para H. 1245 senesinde tedavülden kaldırılmıştır.

Osmanlı Türkçesi Terimleri Sözlüğü


Bilgiyi Paylaşın: tweet facebook

Adlî Altın terimi hakkında yorum yazabilirsiniz.

Adlî Altın terimi hakkındaki yorumlar

Adlî Altın hakkında henüz yorum yazılmamış. Üstteki formu kullanarak ilk yorumu yazabilirsiniz.

Adlî Altın ile ilgili benzer terimler:

Âdet-i Ağnam: Koyun ve keçiden alınan vergiye verilen isimdi. Her sene, ağnam müdürü olan kişi tarafından "sayıcılar" ve memurlar belirlenen bölgelere gönderilirlerdi. Bunlara görevleriyle ilgili buyruldular da verilirdi. Bu sayıcılara daha sonraları "kabzımal" denmişti. Bunlar görevli oldukları bölgelerdeki koyun ve keçiyi sayarlar ve bunu göre âdet-i ağnam alırlardı. Alınan ağnamın bir kısmı, masraflarına karşılık olmak üzere, "başkalık" adıyla, nazırlarla kabzımallara kalırdı.

Âdet-i ağnam vergisi, koyun ve keçi için birer akçeden ibaretti. Bu vergi önceleri tayin edilene memurlar aracılığıyla sayılıp toplanırken, sonraları "âşar" gibi bu da iltizam olunmaya başlanmış ve açık arttırma (müzayede) ile bu görevi alan mültezimlerin adamları vasıtasıyla sayılarak toplanmıştır.

Tanzimat'tan sonra, iltizam usulü bırakılmış ve bu verginin tekrar sayım memurları vasıtasıyla toplanması şekline dönülmüştür.

Adalet Emiri: Ahaliye zulüm edilmemesi hakkında sadrazam tarafından valilere yazılan emirlere verilen isimdi. "Adalet emiri ısdar olunmuştur" demek, sadrazam tarafından emir verilmiştir demekti.

Açık Gemiler ve Açıklar Ağası: Tuna'da işleyen gemilere verilen isimdi. Bu gemilerin işlerine bakan memura "açıklar ağası" denilirdi. Bu gemilere neden açık gemiler denildiği tam olarak bilinmese de, Tuna üzerinden başka yerlere gittiklerinden ve uzaklarda çalıştıklarından dolayı böyle söylendiği tahmin edilmektedir.

Acemi Oğlanı Kethûdası: Acemi oğlanları işine bakan Anadolu ve Rumeli Ağaları'nın hizmetindeki adamlara verilen isimdir. Toplanan acemi oğlanlarını satın alanlardan yoklama akçesini tahsil etmek ve kaçanları tutmak vazifeleriyle yükümlüydü. Acemi oğlanlarını satın almış olanlardan "yoklama akçesi" adıyla 80'er akçe alınırdı. Bu paralar alınırken aynı zamanda acemi oğlanlarının yoklaması da yapılırdı. Bu vazifeyi yapmak üzere Anadolu ve Rumeli'ye 2'şer kethûda gönderilirdi.

Anadolu ve Rumeli Ağaları'nın İstanbul'da başka kethûdaları da bulunurdu. Bunların da görevleri, Türklere satılan acemi oğlanlarından kaçanları yakalamaktı. Onun için kol dolaşırlardı. Yakalanan acemi oğlanları tekrar satılırdı.

Acem Kösteği: Eski yazmalarda, kitap dikildikten sonra cilde, dibinden ve iç tarafından, bir kısmı kitaba bir kısmı da cilde gelmek üzere yapıştırılan ince tıraş edilmiş meşine verilen isimdir. Bu şekilde yapılan ciltler gayet sağlam olmaktaydı.